9 yıl sonra Çankaya Köşkü'nde düzenlenen Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, belediyelere atanan kayyumlarla ilgili net mesaj verdi. Kabine toplantısının ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEM'li belediyelere atanan kayyumlarla ilgili, " Türkiye'nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi terör destekli siyasete de yer yok." ifadelerini kullandı.

Terör destekli siyasete izin vermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin, siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Türkiye'nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi terör destekli siyasete de yer yok." ifadelerini kullandı.

Kabine Toplantısı Isindetayi-1

Cumhurbaşkanı Erdoğan ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;

"Kader Birliği yaptığımız gönül ve kültür coğrafyamızdaki tüm kardeşlerime aynı şekilde muhabbetlerimi ifade ediyor, her birini yürekten selamlıyorum. Sözlerime başlarken, 86. Vefat yıl döneminde Milli Mücadelenin Başkomutanı, Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Türkiye 100 yılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil, gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah'ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız.

Milletimizin takdiriyle 3 Kasım 2002'de Bismillah dediğimiz Türkiye'ye hizmet yolculuğumuzda 3 Kasım 2024 tarihi itibariyle 22 seneyi geride bıraktık. Hükümeti devraldığımız günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladık. İktidardaki her yeni yaşımıza daha büyük umutlarla daha büyük hedeflerle girdik. Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye'ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadım.

Vesayetle mağlul bir demokrasi yerine, milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye'ye güç ve enerji kaybettiren oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan özellikle ömrü 1-2 seneyi dahi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladık. Şunu bugün bir kez daha büyük bir gururla söylemek istiyorum. Türkiye hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır.

Layıkıyla sahip çıkmanın milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın Türkiye'ye hizmet sancağını şanla, şerefle, iftiharla taşımanın yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz. Bunun hasbi mücadelesini veriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik. Vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık. Nice sinsi saldırıyı püskürttük tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı içerideki ve dışarıdaki planlayıcılarının başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır.

İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine, sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim, ömür milletimizle onay verdikçe Türkiye'ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz. Bu vesileyle 3 Kasım 2002'den bugüne kadar hükümetlerimizde görev almış büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz vermiş ülkemizin kalkınması için taş üstüne taş koymuş her bir arkadaşıma Bakanlar Kurulu ve Kabine Üyelerimizin tamamına buradan teşekkür ediyorum. Beraber çalıştığımız, beraber mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızdan vefat edenlere Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'na ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum.

Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir hizmetkârı olmaktan daima şeref duyduğumuz Necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor. Allah razı olsun diyor. Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Değerli basın mensupları. Son kabine toplantımızdan bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında yoğun programlarımız oldu. Cumhuriyetimizin ilanının 101. yıl dönümünü 81 ilimizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutladık.

AK Parti grup toplantımızda gündemdeki meselelere dair duruşumuzu ve fikirlerimizi kamuoyumuzla paylaştık. Grup konuşmamızda detaylıca çizdiğimiz çerçeveye önümüzdeki dönem siyasetinin yol haritası olarak bakılmalıdır. Cumhuriyetimizin 101. yılını 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmanın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız.

Türkiye Kandil'deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır. Bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla. Terör belasını kırk yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız üzerine basa basa ifade ediyorum. Bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlerle yeniden çizilmeye çalışırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hava devam etmeyeceğiz.

Küresel sistem, soğuk savaştan beri en büyük değişimini yaşarken bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek altına alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız.

Bu konuda hem iktidarımızın hem de partimizin ve Cumhur İttifakı'nın iradesi azmi kararlılığı dayanışması en üst düzeydedir. Tabii bu arada şu hususun altını bir kez daha ve kuvvetle çizmek istiyorum. Demokrasi ile şiddet, sivil siyaset ile terör aynı kapta bir arada bulunmaz. bulunamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır siyasi partiler için kapatma bu siyaseti yapanlar için cezayı takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir.

Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor. Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar maalesef Kandil'den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil örgütün atadığı neydi belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir.

Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremez. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Ölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı belediye araç gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez. Hiç kimse kayıtsız kalamaz. Bunu tasvip edemez. Aziz milletim görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur.

Esenyurt Başkanı'nın kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi, bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin. polisimize, jandarmamıza atılan taşlar bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır. İki özelliktir. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Meselenin daha vahim tarafı ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa sola savrulmasıdır.

Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara'da vatan millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor. Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabi, muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz. Tekrar söylüyorum.

Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz. Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta destek vermektedir. Ama milletin emanetinin ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın Kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık. Yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz.

Bu sabah Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun yeni binasını hizmete açtık. Kabine toplantımız öncesinde de Gazi Paşa'nın 1921-1932 yılları arasında Ankara'da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk resmi konutu da olan Atatürk Müze Köşkü'nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdik. Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim. Ülkemizde bir kesim Cumhuriyetin özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar.

Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihtiyaç ederek Türkiye'nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya daha doğru bir ifade ile fitne çıkarmaya Gayret ediyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile Çankaya Köşkü'dür.15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından hedef alınan etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla gazinin emaneti olan Çankaya Köşkü'nü karşı karşıya getirmek nifak tüccarlığından başka bir şey değildir.

Külliye milletin evidir. Köşk ise Gazi Mustafa Kemal'in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu cumhuriyetin anıt yapılarından birisidir. Biz birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı kabinemizin 28. toplantısını burada gerçekleştirdik.

Aziz milletim değerli basın mensupları son toplantımızdan bu yana ekonomimizle ilgili sevindirici haberleri arka arkaya aldık. Kasım ayının ilk cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde üç virgül altı artış ile yirmi üç virgül altı milyar dolara çıktı.

Ekim ayında da gelen rekor ile son on beş ayın onunda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise %3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibariyle son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı. Mal ihracatına bağlı olarak Dünya hizmet ihracatında da payımızı istikrarlı bir şekilde artırıyoruz. Yılın ilk 8 ayında hizmet ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %7,3 artışla toplam 74 milyar dolara yükseldi. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar dolar aralığına kadar gerilemesini öngörüyoruz.,

Merkez Bankamızın bürüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye gerek uyguladığı program gerekse sahip olduğu potansiyelle gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif yönde ayrışmaktadır. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu ikişer kademe arttırılan tek ülke olmamız elbette tesadüf değildir. Ekonomi programımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça daha pek çok alanda olumlu neticeleri almaya devam edeceğiz. Turizm yine bu dönemde başarı hikayesi yazdığımız bir başka alandır.

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılının 3 çeyrek turizm rakamları burada da çok ciddi bir ivme yakaladığımızı gösteriyor. Buna göre Temmuz, Ağustos, Eylül dönemini kapsayan 3. çeyrek turizm gelirimiz bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,9 oranında artarak 23,2 milyar dolara çıktı.

Böylelikle bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm gelirine ulaştık. Ziyaretçi sayısı yine aynı dönemde 2023'ün aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 artarak 23,2 milyon kişiye yükseldi. İlk 9 ayda toplam 47 milyar dolar turizm gelirine ulaşarak bu alanda da rekor kırdık. Turizmde 2024 sonu hedefimiz 61 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliridir. Bölgesel krizlere rağmen inşallah bu rakamları yakalayacağız. Buradan tüm bu başarılara imza atan turizmcilerimize ve ihracatçılarımıza ülkem ve milletim adına kalpten teşekkür ediyorum.

Kasım ayını yurt dışı toplantılar bağlamında oldukça yoğun geçiriyoruz. İnşallah yarın sabah İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi için Riyad'a gidiyoruz.

20 bin öğretmen ataması yapıldı! 20 bin öğretmen ataması yapıldı!

Gazze başlı olmak üzere işgal altındaki Filistin toprakları ve Lübnan'daki katliamları görüşeceğimiz toplantının hemen ardından salı günü Dünya İklim Eylem Zirvesi'ne katılmak üzere Bakü'ye geçeceğiz. Hafta sonu ise G20'nin Rio'ya yapılacak Liderler Zirvesi'ne iştirak etmek için Brezilya'ya hareket edeceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu duygularla toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum."