Ancak süreç, yalnızca iyi niyetli borçlular için değil; yasal boşlukları kullanarak borçlarından kurtulmayı hedefleyen kötü niyetli girişimciler için de bir “sığınak” haline gelebiliyor. Bu noktada dürüstlük ilkesi kritik bir rol oynuyor. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı, konkordato sürecinde de mutlak şekilde uygulanması gereken bir prensip olarak öne çıkıyor.
İyi Niyet – Kötü Niyet Ayrımı
İyi niyetli borçlu: Gerçek mali zorluklar nedeniyle konkordato talep eden, alacaklılarıyla uzlaşarak ticari hayatını sürdürmek isteyen kişi.
Kötü niyetli borçlu: Süreci suistimal ederek borçlarını ödemekten kaçmayı, malvarlığını gizlemeyi veya alacaklıları yanıltmayı amaçlayan kişi.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da konkordato sürecinde dürüstlük ilkesinin ayrılmaz bir parça olduğunu vurguluyor. Tek bir finansal tabloya veya beyana dayanarak kötü niyet tespiti yapılamaz; mali ve hukuki analiz yöntemleri birlikte değerlendirilmelidir.
Alacaklılar İçin Kritik Noktalar
-
Borçlunun mali tablolarının şeffaflığı
-
Malvarlığı hareketlerinin incelenmesi
-
Konkordato talebinin zamanlaması ve gerekçesi
-
Mahkeme denetiminde sunulan ödeme planının uygulanabilirliği
Sonuç
Konkordato, dürüst borçlular için iflastan kurtuluş ve ticari hayatın devamı anlamına gelirken; kötü niyetli borçlular için bir “sığınak” haline gelmemesi adına sıkı denetim ve hukuki analiz şarttır. Sürecin ruhu, alacaklıların ve borçluların menfaatlerini dengeleyen dürüstlük ilkesinde gizlidir.





