Yeni uygulamanın temelinde, başvuru sahiplerinin kimlik doğrulamasını ve ülkeye girişte güvenlik değerlendirmelerini kolaylaştırmak bulunuyor. Bu kapsamda, sosyal medya hesapları yalnızca referans değil, dijital geçmişin kamuya açık biçimde analiz edileceği bir güvenlik filtresi hâline geldi. Büyükelçilik tarafından yapılan açıklamada açıkça ifade edildi: “Her vize kararı bir ulusal güvenlik kararıdır. Başvuru sahiplerinin sosyal medya hesapları bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır.”

Uygulama yalnızca teknik bir düzenleme değil, kişisel veri mahremiyeti tartışmalarının tam ortasında yer alıyor. Dijital haklar savunucuları, söz konusu düzenlemenin bireylerin özel yaşamına müdahale anlamı taşıdığını ve anayasal koruma kapsamında değerlendirilebileceğini ileri sürüyor. Ancak ABD makamları ulusal güvenlik gerekçesini en güçlü dayanak olarak kullanıyor.

Henüz yalnızca F (öğrenci), M (mesleki eğitim) ve J (değişim programı) vizeleri için geçerli olan düzenleme, ilerleyen dönemlerde diğer vize türlerine de yayılabileceği sinyalini veriyor. Bu olasılık, özellikle turizm ve iş amaçlı seyahatlerde dijital içeriklerin vize onay sürecini doğrudan etkileyebileceği ihtimalini gündeme taşıyor.

Başvuruda bulunacak kişilerin hesap gizlilik ayarlarını kontrol etmesi, profil içeriklerinin kamuya açık olmasını sağlaması ve son 5 yıla ait dijital geçmişin bu süreçte referans alınacağını unutmadan hareket etmesi gerekiyor. Özellikle sahte hesaplar, çelişkili içerikler veya gerçek dışı bilgiler barındıran profillerin başvuru sürecine olumsuz etki edebileceği ifade ediliyor.

İznik’te Papa alarmı: 2 bin 300 polis görev yapacak
İznik’te Papa alarmı: 2 bin 300 polis görev yapacak
İçeriği Görüntüle

ABD vizesi artık sadece pasaport ve belgelerle değil, dijital kimliklerle şekilleniyor. Bu gelişme, uluslararası seyahatin yeni güvenlik anlayışını ve dijital çağda mahremiyetin yeniden tanımlandığı bir dönemin habercisi olarak değerlendiriliyor.