Bakan Uraloğlu’nun açıklamaları, yalnızca ulaştırma yatırımlarının değil, aynı zamanda Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinin de yol haritasını ortaya koydu. Karayollarından demiryollarına, elektrikli araçlardan 5G altyapısına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan projeler, Türkiye’nin gelecekteki yeşil kalkınma vizyonunun omurgasını oluşturuyor.
Uraloğlu, ulaştırmanın artık sadece hız ve konfor değil, aynı zamanda çevre bilinciyle de şekillendiğini belirtti. Yolların uzamasıyla birlikte akaryakıt tasarrufunun arttığını, karbon salınımının ciddi şekilde azaldığını söyledi. Ancak esas hedefin, bu kazanımları daha da ileriye taşıyacak demiryolu hamlelerinde gizli olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin 2028’de 17 bin 500 kilometreyi aşacak demiryolu ağıyla, yük taşımacılığında devrim yapacağı mesajını verdi.
Elektrikli araçların yaygınlaşması, şehir içi raylı sistemlerin artması, skuter kullanımının düzenlenmesi, lojistikte yeşil dönüşüm teşvikleri… Tüm bu başlıklar, bakanın konuşmasında sadece birer ayrıntı değil, büyük bir vizyonun parçaları olarak öne çıktı. Uraloğlu, “Türkiye bugün dünyada karbonsuz havalimanı sertifikasına sahip ikinci ülke konumuna yükseldi” diyerek, uluslararası başarıya da dikkat çekti.
Bakan’ın açıklamalarındaki bir diğer kritik nokta ise dijitalleşmeydi. Türkiye’nin 5G’ye geçiş sürecine dair takvimi açıklayan Uraloğlu, 2026’da ilk sinyallerin alınacağını ve birkaç yıl içinde ülkenin tamamında 5G’nin hayata geçeceğini belirtti. Böylece ulaştırmanın yalnızca çevre dostu değil, aynı zamanda dijitalleşmeyle güçlendirilmiş bir ekosistem haline geleceğini söyledi.
“2053 Net Sıfır Emisyon hedefi” konuşmanın ana omurgasıydı. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması çerçevesinde attığı adımları hatırlatan Uraloğlu, ulaştırma sektörünün bu hedefin kilit taşı olacağını vurguladı. AB iş birliğiyle yürütülen “Net Sıfır Emisyon Yol Haritası” projesi sayesinde kara, hava, deniz ve demiryolunda tüm ulaşım modlarının karbon ayak izinin tek tek hesaplandığını açıkladı.
Zirveden çıkan tablo açık: Türkiye, ulaştırmada sadece yol ve köprü yapan bir ülke değil; artık iklim dostu, dijital, entegre ve geleceği hedefleyen bir vizyonla hareket ediyor.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin sürdürülebilir yatırımlarda bölgesel merkez olma yolunda hızla ilerlediğini belirtti. Dağlıoğlu, yeşil dönüşümün yatırımcıların öncelikli kriteri haline geldiğini ve Türkiye’nin bu alanda cazip bir pazar sunduğunu vurguladı.
YEKAV Başkanı Mehmet Emin Birpınar, iklim değişikliğiyle mücadelenin yalnızca kamu yatırımlarıyla değil, özel sektörün güçlü katkısıyla mümkün olacağını ifade etti. Birpınar, “Yeşil lojistikten yenilenebilir enerjiye kadar atılacak her adım, Türkiye’nin iklim dostu geleceğine hız kazandıracaktır” dedi.
İstanbul Valisi Davut Gül ise ulaştırma yatırımlarının İstanbul’un kent içi yaşamına etkisini değerlendirdi. Raylı sistem projelerinin şehirde emisyonları azalttığını ve toplu taşımada çevre dostu çözümlerin vatandaşların günlük hayatına doğrudan yansıdığını söyledi.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Çevre ve İklim Politikaları Uzmanı Maria Luisa Wygannowski de zirvede yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde Türkiye ile iş birliğini artırmaya hazır olduğunu ifade etti. Wygannowski, ulaştırma sektörünün sera gazı azaltımında kritik rol oynadığını vurgulayarak, “Türkiye’nin 2053 Net Sıfır hedefi ile Avrupa Birliği’nin 2050 hedefi aynı vizyona hizmet ediyor. Ortak projeler ve mali iş birlikleriyle bu süreci hızlandırabiliriz” dedi.
Zirveye katılan sektör temsilcileri de, özel sektör ile kamu iş birliğinin güçlenmesiyle Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşabileceği konusunda ortak görüş bildirdi.